bugün
yenile
    1. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: le mythe de sisyphe) nobel ödüllü fransız yazar albert camus' nun 1942' de yayınlanan deneme kitabı. kitap, adını yunan mitolojisinden alır. yaşamı ve intiharı sorgularken, saçmayı başka bir deyişle uyumsuzu anlatır. ''yaşama nedeni denilen şey aynı zamanda çok güzel bir ölme nedenidir.'' ''insan düşüncesinin bir anlam taşıyabilecek biricik tarihini yazmak gerekseydi, yapılacak şey birbirinin kovalayan pişmanlıklarının ve güçsüzlüklerinin tarihini yazmak olurdu.''
    2. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Felsefe tarihinde yazılmış kuramsal metinler arasında belki de en başarılı "kitap ismi" seçimi olabilir. Harika bir isim. Gerçekten bir sisifos söyleni. Kıtacı filozoflar arasında Camus gerçekten inci gibi parıldıyor. Camus'nun Yabancı romanı Türkiye'de ciddi ciddi çok satanlar arasında. Sisifos söyleni'ni okumadan o kitabı okuyup neresini seviyorlar, neresini anlıyorlar bazen gerçekten merak ediyorum. Sisifos Söyleni ve Camus'nun absürdizmi var olmasaydı o incecik roman zaten yazılamazdı ama yazılmış olsa bile asla bugünkü saygınlığını kazanamazdı. Yabancı, Albert Camus'nun Sisifos söyleni'nin ispatı olduğu için değerlidir. Yaşamda her şey absürt yani saçmadır. Her şeyin beyhudeliğinin yanında intiharın kendisi bile anlamsızlaşır. İntihar etmek bu yaşama bir anlam atfetmek anlamına gelir. Anlamın olmadığı yerde yaşamı bu kadar ciddiye alıp ona karşı reaksiyon göstermek anlamsızdır. Kayıtsızlık bu yaşamın hak ettiği en büyük olgudur. Kitapta uyumsuz insanın mevcut şartları nasıl kendi lehine çevirebileceğini ve saçmaya karşı tatminkar bir yaşamın ne şekilde mümkün olabileceğini görürüz. Camus'ya göre mitolojideki Sisifos'u bu kadar değerli yapan bu saçmaya karşı gösterdiği tavırdır. Zirveye ulaştığında taşın gerisin geri yere yuvarlanacağını bile bile her seferinde inip o yükün altına giren Sisifos yaşamın kılavuz anahtarını keşfetmiştir. Camus'nun felsefesine koyulabilecek en iyi isim gerçekten "Sisifos Söyleni" Şurada da yabancı romanının giriş cümlesinden bahsediyorum bir küçük: (#2344832)
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      albert camus'nün ıı. dünya savaşı ortasında yayımlanan deneme kitabıdır. 1942 yılında fransa'dale mythe de sisyphe adıyla basılmıştır. kitap, adını yunan mitolojisinden alır. yaşamı ve intiharı sorgularken, saçmayı başka bir deyişle uyumsuzu anlatır.
    4. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      muhteşem bir kitaptır. hayatı intihar etmeyecek kadar manasız ve hırslardan ibaret (ki intihar etmek de en temelde bir hırstır. hatta kendini ve diğer insanları cezalandırmaktır) görmeyecek kadar yok saymanın kitabıdır bu eser. albert camus bir nevi kendi ruh halini ve bir hayat en temelde nasıl yaşanırsa, insanı tüm insani hırslardan ve duygulardan arınmış bir şekilde mutlu eder, mutlu etmese de huzurlu, huzurlu edemese de kayıtsız yapar sorusunun peşine düşüp bu eseri kaleme almıştır. çünkü sisifos'un mitolojideki işlevi, kayıtsızlıktır. o, taşı sırtlanır ve tam zirveye çıkardığı an taş aşağı düşer. ancak sisifos bu durumdan hiçbir şekilde rahatsız olmayıp hiçbir şekilde bir güdülünme yaşamadan sakince yeniden omuzlar-iter ve zirveye çıkarır. sonsuz bir döngü şeklinde yaşanır bu süreç. sisifos söyleni büyük bir ihtimal camus vereme yakalandıktan sonra yazıldı. hemen kontrol edeyim. bir saniye. (burada ciddi ciddi entryi yazmaya ara verip google'a baktım) evet, öyleymiş. sisifos söyleni ve yabancı aynı yıl yayınlanmış: 1942. camus'ysa 1930'da vereme yakalanmış. ki çok ciddi bir rahatsızlıktır bu. gerçek anlamda ölümden dönmüştür camus. verem yüzünden. sonrasında da bu kitaplar yazılmıştır. haliyle, tüm bu ağır ruh halinin ve sorgu durumunun sebebi gerçek bir hastalık olsa gerek. sisifos söyleni de işte o hastalığın ve ölümün karşısında, hatta hayatın karşısında insanın ve yaşamın manasızlığını sembolize eder. (bkz: absürdizm) fazla uzatmadan şunu da belirteyim; bence camus gerçekten bir trafik kazasında ölmedi. arabayla giderken intihar etti.
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      saçma, uyumsuz ya da absürt. siz nasıl tanımlamak isterseniz öyle. bu kavramların ortaya çıkışına zemin hazırlayan kavramların ilki; önem derecesine bakmaksızın herhangi bir olay karşısında düşünmeye başlamamız ve artık eskisi gibi olamamamızdı. düşünmeye başlamak, için için kendini yemekti. sanırım işte bu yüzden “ kurt, insanın yüreğindedir. yürekte aramak gerekir onu “ diyordu camus. neden, niçin gibi soruları düşünüp, içimiz içimizi yerken sonrasında peşini, hemen hemen hepimizi sabah sıcak yataklarımızdan kaldırıp yol, iş, yemek, uyku arasındaki kısır bir döngüye sıkışıp bırakan koca bir ' neden' ile baş gösteren bıkkınlık alıyordu. uyanışın ya da zincire vurulmuş uyumun devamına karar kılacak an, tam olarak bu andır. şayet sonuç uyumun devamıysa zihinde; “ ilerde, zamanla, yaşlanınca “ daha iyi bir yaşamın olacağı söylemi bizi anlık mutlu eder ama çok geçmeden aslında yaşamda, hepimizin zamanın birer malı olduğunu gösterir. şayet seçenek bir diğeri yani uyanışsa da, küçük görünen bu kaygı beraberinde peşi sıra iyileşmeyi ya da intihar fikrini de getirir. “yaşam, yaşamaya değer mi? “ sorusunu kendimize sorduğumuzda; çoğumuz kendi isteğimiz dışında dünyaya gelip, öleceğimizi bildiğimiz halde yaşamaya devam etmeyi koca bir saçmalık olarak düşünürüz. ki bu başta bahsettiğimiz saçma, absürt ve uyumsuz kavramlarını yaratır. yaratılan bu uyumsuz kavramının hemen eşiğinde beliren albert camus tüm bunlara rağmen; her şey bu kadar saçmayken, saçmalığa saçmalıkla cevap verilmesi ve yaşanması gerektiğini, mutluluğun ancak bununla mümkün olduğunu ve gerçek başkaldırının intiharla değil, yaşamaya çalışmakla olacağını savunur. - - spoiler - - destekler nitelikte sisifos söyleninde de anlatılan şudur; tanrılar sisifos'u bir kayayı dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkum ederler. sisifos kayayı tepeye kadar getirdiğinde, kaya tepeye gelince de kendi ağırlığıyla yeniden aşağı düşecektir. sonsuza dek süren yararsız ve umutsuz bir çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi belliki ve haksız da sayılmazlardı. sisifos kayayı tepeye çıkarıp, kaya aşağıya tekrar yuvarlamaya başladığında ise, yukarıdan kayaya bakıp sonsuza kadar cezalandırılmış olsa bie yüzünde hafif bir gülümseme ile kaldığı yerden devam edecektir. işte camus, insan bunun için yaşamalıdırı savunur. ona göre; sisifos'un mutlu olduğunu düşünmemiz gerekir. çünkü sisifos, kayayı her gün tepeye yuvarladığında anlar ki kendisinin varoluş nedeni bu çabasıdır. * bir çırpıda okuması ve algılanması oldukça zor bir kitap.
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      türkçesi beni çok zorlamıştı. terimlerin türkçeleri türkçede terim olarak kullanılmadığı için okuması insanı yoruyor. absürdü uyumsuz olarak çevirmeleri filan. fransızca bilseydim çok daha anlamlı bir yapıt olurdu sanırsam, ya da daha iyi bir türkçe çevirisi olsaydı.
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sisifos, varoluşçu felesefe ve psikoloji ile ilgilenen herkesin bir noktada karşısına çıkan ve üzerine düşündüğü bir mit. sonu olan bir hayatı yaşamak ne kadar mantıklı? camus bu durumu ele alırken absürd kavramıyla ele alıyor. sonu olan hayatı yaşamak absürd. tabi devamında ekliyor; “hayat bütün absürtlüğüne rağmen yaşamaya değer”